İslam dini, bilime saygı duyan ve bilime ulaşma konusunda çağırıda bulunan bir dindir. Müslümanlara kâinatın ve hayatın sırlarını keşfetmesini, toprak altındaki zenginliklerden ve nimetlerden istifade etmesini sağlayacak faydalı ilimlerin alınmasını farz kılmıştır. Kozmik bilimin adli bilimlerle birlikte incelenmesi dünya ve ahiret hayatını aydınlatır ve o kişileri dünyanın efendisi haline getirir. Bundan dolayı bu milletin çocukları, âlimler tarafından keşfedilen ilim hakikatlerine uygun Kur’ân’daki delillerin açıkça var olduğunu vurgulayan doğru ve aydınlık bilgiyi tüm dünyaya lanse etmeleri gerekmektedir. Böylece herkes, dinimizin sadece ibadetle sınırlı olmayıp, yeni olan her ilime açık olduğunu bilmelidir.
İslam dinini farklı kılan; peygamber efendimizin kalbine inen ilk sözcük, insanlık tarihinde bir dönüm noktası ve bu ümmetin başında bir taç olan (oku) kelimesidir. Onun vasıtasıyla İslam milletini diğer avantajlarının yanı sıra öne çıkaran entelektüel aktivite hareketi ortaya çıkmıştır. İnsanın kemali ve noksanlığının gerçek ölçütü, Allah tarafından Kuran-ı Kerim’de zikredilmiştir “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
Kuran-ı Kerim, insana yüce bir makam vermiştir ve bilimle uğraşanları diğer müminlerden daha yüksek mertebede tutmuştur. Yüce Allah bunu Kuran-ı Kerim’de elde ettiğimiz ilmin esasını ve yansımasını açıklamıştır. İşitmenin, görmenin ve aklın sorumlu olduğunu, hareketsiz durmadığını, tembellik çekmediğini, aksine vakit kaybı olan faydasız olanları bırakmak, faydalı ilim öğrenmek ve hakikati bulmak için çabalaması ve araştırması gerektiği konusuna vurgu yapmıştır.
Peygamber efendimiz, şu şekilde dua ederdi: “Allah’ım, fayda vermeyen ilimden, sana sığınırım” Bilgi, ilim, kozmik hakikatleri araştırmak ve aklın kullanılmasının bu denli önemli olduğu bir dünyada Cenab-ı Hak; ilim, akıl ve İslam’ın mesajına mutlak bağlılık duyma yoluyla gerçek imana gelmeden babayı ve atayı taklit ederek edindiği imanı kabul etmemektedir. Çünkü Kur’an-ı Kerim, ilmin gerçek imana giden yol olduğunu, hak ilminin meyvelerinden birinin iman olduğunu söylemektedir. İlim, tevhitten önce gelir çünkü hak ilminin sahibi onu kıyamet gününde taassubuna göre aklına ve şehvetine köle eden ilmin, imanın ve tevhidin temellerine götürür.
İslam tarihi; tıpta, mühendislikte, matematikte, astronomide vb. faydalı bilimler üreten büyük kozmoloji ve doğa bilginleri, Batı’nın rönesans ve medeniyetinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu gelişmeler ancak Allah’ın ayetlerini okuyup idrak etmeleriyle gerçekleşmiştir… Modern ve entelektüel ilerleme; Kur’an-ı Kerim’in bilim ve dine çağrıda bulunduğunu, çeşitli bilimlerin her alanının incelenmesi gerektiğini açıkça söylediği 750 ayeti aracıyla kanıtlamıştır. İslam’da bilim ve din ayrılmaz bir ikilidir; araştırmayı, bilgiyi ve öğrenmeyi teşvik eder. Bilim; Cenab-ı Hakk’ı tanımanın ve onun büyüklüğü ve kudreti üzerinde durmanın tek yoldur. İslam’ın güzelliği; inançları ve dinleri ne olursa olsun insanlığa faydalı işler yapmak ve güzel bir dünya için çalışmaktır. Batı’da ise bu durum tam tersine işlemektedir. Onların bilimi nükleer bombalar, uçaklar, zırhlı araçlar, yok etmek için üretilen tanklar, annesinin kucağında öldürülen bebekler, çocuklarının gözleri önünde katledilen aileler, cinayetlerin işlendiği, kanın döküldüğü bir dünya yaratan Batı bütün bu birikimi maddi tiranlıktan elde ettiği için bu gerçek onlarda yok olmuştur. Bu durum gurur duymamız gereken bir gerçektir.
Atalarımızın insanlığa yapmış olduğu hizmetlerden dolayı her zaman gurur duymalıyız ve Kur’an-ı Kerim’in tilavetini, bilimsel mucizelerden uzaklaştırmak için her zaman kumpas ve fitne ateşini tutuşturmaya çalışan bu ümmetin düşmanlarından korumalıyız. Peygamber efendimizin zamanla yenilenen mucizeleri fark edilmelidir ve her neslin bundan bir nasibi vardır.
İçinde bulunduğumuz çağın bilim ve teknoloji çağı olduğunu, çağın dilinin bilgi ve ilim dili olduğunu, Kur’an-ı Kerim’in sadece Araplar veya sadece insanların dil ve belagat mucizelerini göstermek için Arapça konuşanlara yönelik değil, herkese hitap eden bir hidayet kitabı olduğu unutmamamız gerekir. Biz Müslümanlar olarak Kur’an-ı Kerim’in başta bilimsel yönü olmak üzere her yönünü insanlığa göstermekle yükümlüyüz. İçinde bulunduğumuz bu çağda başta teknoloji olmak üzere bütün imkanları kullanmalı ve üzerimize düşüne yapmamız gerekmektedir. Kuran’ın bütün mucizeleri, hakka davet ve gerçekleri açıklamak için birer yoldur.
İslam’ın çocuklarının geri kalmışlıklarının sebebinin İslam olduğunu yazan acımasız Batı medyasına karşı bu yanlış ifadeleri düzeltmeliyiz ve onlara işin gerçek yüzünü göstermeliyiz. Bilindiği gibi çoğu İslam ülkesi Batı’nın ihraç ettiğini tüketmekte ancak maddi yönden zayıf görünsek bile aslında güçlüyüz. İnancımızla, ilmimizle ve bilgilerimizle güçlüyüz ve birbirimize güç vermemiz gerekiyor. Çünkü bildiğiniz gibi birkaç İslam ülkesi var ki, engelleri aşmayı başarmıştır. Türkiye ve Malezya gibi dine ve bilime dayanan ülkeler kısa sürede güçlülerle aynı masaya oturmayı başarmıştır. Bundan dolayı, İslam Milleti onların yolundan gitmeli, onlardan yardım istemeli ve küçüğe şefkat, büyüğe de hürmet etmeyi tavsiye eden Peygamber efendimizin hadislerini uygulamalıdır. Allah’tan başkasına kulluk etmemeleri, hür ve onurlu bir hayat yaşamak için bu milletlerle için iş birliği içerisinde olmalıdırlar. Oluşturulacak olan bu portal vasıtasıyla Kuran-ı Kerim’in bilimsel mucizelerini göstermeli, sadece hikayeler ve bazı hükümlerin içerdiği bir kitap değil insanlığa hizmet edecek bilimsel araştırmaların anahtarları olan bir kitap olduğunu göstermeliyiz.
Belirli Gün ve Haftalar
- Şu sıralar belirli bir gün ya da hafta yoktur.
